Yazar: 15:35 Genel Kafalar

Cadde-i Kebir

Sinemanın kapısından çıkıp caddeye adımımı atarken iki turist, güvenlik görevlisine “Taksim square” diye sordular. Adam da “go go” diyerek eliyle ileriyi işaret etti sadece.

Zira bulunduğumuz yerin Taksim olduğunu kendisi biliyor muydu emin değilim. Ya da bildiğimiz İstiklalden, Taksim’den ne kaldı ki geriye?

İstiklal’i ilk görüşüm 1988 ya da 1989 tarihine denk gelir. İlk kez babam elimden tutup beni He-Man’ i seyretmeye, muhtemelen Atlas’a” götürmüştü. Çıkışta da, muhtemel olarak ilk kez hamburgeri Arbys’ de yemiştim.

O tarihten sonra, liseye kadar İstiklal’ e çok fazla çıkmadım desem yeridir. O yol sadece amcama ya da babamların iş yerine giderken bir otobüs güzergâhıydı benim için. Lise zamanlarımda ise zaman zaman kitapçılara ya da sinemalara gittiğimiz, kafelerinde oturup konuştuğumuz bir semt oldu bizler için.

Lakin ebeveynlerimiz bizlere İstiklali her daim kılık kıyafete dikkat edilerek gidilen, şık hanımlar ve yakışıklı beylerin olduğu bir cadde olarak anlatırdı. Doksanlarda anlattıklarına benzer insanlar görmedim değil, ancak sürekli elinde baston, takım elbiseli kimselerinde cirit attığı bir yer olarak da hatırlamam İstiklali.

Aklımda kalan ise; Sinemalar, tiyatrolar, kitap evleri, uzun cadde boyunca ülkenin her yerinden gelen insanları görebileceğiniz bir kozmopoldü.

Büyüdükçe yeme-içme alışkanlıklarımız değişti. Kafelerin yerini meyhaneler aldı. Nevizade diye bir yerin olduğunu keşfettik. Aynı masada saatlerce oturup, korkusuzca fikirlerimizi seslendirerek ülkeyi kurtardık masalarda.

Cadde-i kebirden bugüne yaşanan değişimi gördükçe insanın içi acıyor sadece. Yabancıların gözünden okuduğum bu semt nerede diye soruyorum kendime. Ya da Aydın Boysan’ın, Doğan Hızlan’ın kitaplarında anlatılanlar hayal ürünü mü?

Özdemir Asaf’ın “Bütün renkler hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler.” dizesi gibi ülkenin içine edilmeye İstiklal ’den başladılar. Önce kitapevleri kapanmaya başladı. Sonra sıra tiyatro ve sinemalara geldi. Fitaş, Dünya, Lale, Alkazar, Atlas, Sinepop, Ses, Emek, Majestik, Elhamra. Kaçını hatırlıyoruz. İstiklal’de sinema salonu kaç tane kaldı? Kaçımız artık İstiklal’e gidiyorum diye heyecan içindeyiz.

Kültürü tramvay yolundan çıkartınca geriye sadece bomboş bir cadde kaldı elimizde. Orayı araplara kiraya vermek çok kolaydı zira kültürsüz bir topluma onlar yakışırdı ve emellerine nail oldular. Artık İstiklal, Türkçe haricinde her dilin konuşulduğu, tabelalarında anlamadığım yazılar ile dolu, birbirine omuz atarak yürüdüğünüz bir yol sadece.

Nuri Bilge Ceylan Cannes film festivalinde Bu ödülü, tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum” demişti. “Yalnız ve güzel ülkem” keşke bu kadar yalnızlığa mahkum olmasaydın…

https://www.sinemalar.com/film/3822/he-man-ve-kainatin-hakimleri

https://www.yapikrediyayinlari.com.tr/galata-pera-beyoglu-bir-biyografi.aspx

https://www.turanakinci.com/pera/pera-sinemalari/

Visited 2 times, 1 visit(s) today
Close