Sevgilim seni bekliyorum. Karanlıkta daha ne kadar beklerim? Ne kadar?
Ateş çoktan söndü. Üşüyorum, çok üşüyorum
Dışarı sürünmeye çalıştım ama güneş bedenimi kavurdu
Fenerin pillerini bunları yazmaya harcadım.
Öleceğiz, öleceğiz, sevgimizle dopdolu olarak öleceğiz.
Güzellikleri tatmış, ruhlara girmiş olarak, akıntıya karşı yüzerek,
Mağaralara saklanarak, tıpkı bu mağara gibi.
Vücudumdaki bu izleri sakın silme, tıpkı haritalardaki gibi..
Onları taşımak istiyorum. Öyle ölmek istiyorum.
Gelip beni buradan çıkaracağını biliyorum.
Her zaman seninle böyle bir yerde yürümek istemişimdir.
Dostlarımızla, haritalarımızla
Işık çoktan söndü, ama karanlıkta yazıyorum..
Dokuz Oscar ödüllü, 1996 yılı İngiliz Hasta filminde Katherine Clifton, Kont Almasy’e evli olduğu halde âşık olur ve ilişki yaşamaya başlarlar. Sahra Çölünde yaptıkları bir görev esnasında uçakları düşer, Katherine’ nin kaburgaları kırılır. Kont Almasy, onu bir mağaraya taşır ve yardım çağırmak için çöle döner. Katherine yanındaki deftere bu satırları yazmaya başlar, ama bu son sözleri olur.
Yirmi altı yıl önce film hangi duygularla seyrettiğimi şu an hatırlamıyorum. Ancak filmin bu sahnesi ve “Gelip beni buradan çıkaracağını biliyorum.” cümlesi her daim hatırımda. Ölüme dakikalar kala, geleceğini bilmenin umudu ile yaşamak kadar güzel bir şey olabilir mi acaba? Hiçbir zaman vazgeçmeden bekleyebilmeyi sağlayan hangi olduğudur acaba? Peki, sevdiği kadına geri dönerek ona yardım götürebilmek için hain damgası yemeyi göze almak nasıl bir histir?
Candan Erçetin’de benzer duygularla mı “Hayranım Sana” şarkı sözlerini yazmıştı acaba? https://www.youtube.com/watch?v=2sBwWgEabAw
“Korkmuyorum
Ruhumdaki fırtınada boğulmaktan Karanlıkta yollarımı kaybetmekten Biliyorum kurtarırsın beni sen Işığım deniz fenerim Biliyorum kurtarırsın beni sen Işığım sana aşığım”Adına ister aşk deyin, ister sevda, karşınızdaki kişinin elinizi her daim tutacağına dair taşıdığınız inançla doğru orantılıdır duygunuz. Aşk içerisinde tutku, şehvet, gözyaşı, umut, heyecan, özlem barındırır. Kalbiniz attığı sürece umut her zaman vardır.
Eğer ; “Keşke” dediğiniz anda sesini duymuyor, siluetini görmüyorsanız, tren çoktan hareket etmiş, yeni duraklara doğru yola çıkmışsınızdır demektir. Vatansız, topraksız kalmış bir göçebe gibi oradan oraya savrulur, ıssız köşelerde aşk dilenmeye başlarsınız artık.
Artık bundan sonra söyleceğiniz şarkı “Bende yoluma giderim” olacaktır.